1 Mayıs 2016 Pazar

BAZI ANLAR


       Hayatınızda bazı anlar vardır. Çantanızda bir kağıt bulursunuz da üstünde en sevdiğiniz şairin şiiri yazar. Onu okuyunca,okumayı geçin görünce bile bir hoşnut olursunuz; işte o anlar mutlu olmasını bilen insanlar için en mutlu olduğu anlardan biridir. Fakat benim anlatacağım bazı anlar, mutlu olduğumuz veya olduğunuz bazı anlar değil. Hani sokakta yürürken bir pastahanenin önünden geçersiniz burnunuza naif bir şeker kokusu gelirde üzüntüden umursamazsınız. Hani en sevdiğiniz yiyecek önünüze gelirde kursağınızdan bir lokma geçmez, en sevdiğiniz şarkı radyoda çalar da şarjınız biter, hani birinden hoşlanmaya başlarsınız da o kişinin sizi fark etmediğini bile öğrenirsiniz ya bu anlarda o anlardan biri. Hatta daha fazlası göz yaşlarınız gün yüzüne değilde içinize akar, bağırırsınız da kimse duymaz, ağlamak için bir omuz istersiniz de sizin kendinizden başkanız olmadığını fark edersiniz. Umudunuzun ve sevginizin tükendiği anlar; işte o anlardan bahsetmek istiyorum. Tek bir nedenden değil, birçok nedenden yalnız olanlar. Size küçük bir öneri yalnız olmak istemiyorsanız yalan söylemeyi, haksızlıklara susmayı öğrenin. Eğer yalandansa, adaletsizliktense yalnız olmayı tercih ediyorsanız çok küçük bir kesimde olsa bu durumu anlayabileceğini düşünüyorum. Bazılarımız o anlar gelince sinirini başka eşyalardan çıkarır veya tüm sorumluğu o eşyaya yükler, bazısı ise hiçbir şey yapmadan sessizce göz yaşlarıyla kurtulur o duygulardan. İkisinin acısı uzun süre dinmez. Neden diye soracak olursanız, birindeki acıyla kendini yaraladığı zaman ki acının ince sızısı ona uzun zaman bu anı hatırlatırken diğerininde göz yaşlarının sıcaklığı uzun süre gitmez hatıralarından. Hani o umudun sevginin bittiği an, bir anda  olsa bile sevdiği insanları bile gözü görmez insanın. Ne kadar kırılmışsa hayalleri, düşünceleri o kadar yıkıp geçer ortalığı, Acı öyle birşeydir ki en mutlu anınızı nasıl iliklerinize kadar hissediyorsanız aynen acıyıda iliklerinize kadar hissedersiniz. Sonra oturup düşünürsünüz ben hangi ara insanların beni bu kadar umutsuzluğa sürüklemesine izin verdim diye. Adeta şaşırır dona kalırsınız bir an. Sonra aptal olduğunuzu düşünürsünüz ve kendi kendinize ' Haddinden fazla değer vermişim kardeşliğe,arkadaşlığa, sevgililiğe.' Bu düşünceler bir bir yakar yüreğinizi. 

   Derler ki hiçbir su söndüremezmiş yürek yangınını unutmak başka. Unutmak, unutmak... Bu anının en kötü anın olduğunu düşünürsün ve asla unutamazsın sanırsın. Mutlak bir düşüncedir bu. Fakat hayat hayla devam ediyorsa her zaman daha kötüsü olacaktır. Ve her insan oğlu gibi bir bir sileceksin kötü anıları hafızandan.      
           Her zaman daha kötüsünün olabileceğini düşünseydik kaybeder miydik umutlarımızı ? Yitirir miydik sevgimizi ? veya; Hiseder miydik diplerde kendimizi ? Kalplerimizi bağla rmıydık geçici aşklara ? Bir amaca bağlanmak yerine yine bağlanır mıydık insanlara ?



ELDE VAR HÜZÜN

söyleşir
evvelce biz bu tenhalarda
               ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
        zamanlar değişti
               ayrılık girdi araya
                              hicrana düştük bugün
ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşları başıboş dalgaların
yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
                               elde var hüzün

o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
sırılsıklam âşık incesaz
        kadehlerin mehtaba kaldırılması
                adeta düğün
hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
                                       elde var hüzün

    Attila İLHAN



                                                        Büşra Subaşı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder