12 Mart 2016 Cumartesi

Hayattan Bir Sayfa 2



                                                       Öteki Ben/ Dostoyevski
"Krestyan İvanoviç!" diye tekrar söze başladı Bay Golyadkin. Bu defa alçak sesle, önemli saydığı kelimerleri vurgulayarak konuşyordu. " Odanıza girerken rahatsızlık verdiğim için sizden özür dilemiştim. Beni bağışlayın lütfen. Bütün açık yürekliliğimle karşınızaydım. Sizden hiçbir gizlim saklım yok. Sırdan, önemsiz bir adamım, biliyorsunuz. Ama bunun için üzülmüyorum Krestyan İvanoviç, hatta böyle olmakla gurur duyuyorum. Entrikacı biri olmadığım gibi önemli bir adamda değilim. Bununla da övünüyorum. Alttan alttan, sinsice değil, açık bir şekilde hareket ederim. Kime, ne şekilde kötülük edeceğimi gayet iyi bilirim ancak ellerimi kirletmek istemem. Ellerimin temiz kalmasına özen gösteririm Krestyan İvanoviç! " Kahramanımız susarak etkileyici bir hale büründü. Ardından coşkulu ama yumuşak bir sesle devam etti:
" Dediğim gibi, hayata dosdoğru, kendimi açıkça ortaya koyarak yürürüm, zikzaklı yollardan nefret ederim ve başkalarına bırakırım. Kim bilir belki böylece benden de sizden de daha iyi, daha temiz yürekli olan insanları da küçük düşürmemiş olurum... Demek istediğim benden daha iyi, sizden değil Krestyan İvanoviç... İmalı sözleri hiç sevmem; riyakârlık bana göre değil; iftira ve dedikodudan tiksinirim. Maskeyi ancak maskeli balolarda takarım, yoksa insanlar önünde yüzümü saklamam. Şimdi izin verirseniz size bir soru soracağım Krestyan İvanoviç: Can düşmanı saydığınız birinden nasıl intikam alırdınız?" diye sordu doktora kışkırtıcı bir bakış atarak.
....

  Bu kitabı okurken ilk sayfalarda kendimi bulduğumu söyleyebilirim. Çok dobra olmasından dolayı toplum tarafından dışlanan Bay Golyadkin bunca acının ve yalnızlığın üzerine geçirdiği talihsiz olaydan dolayı yükü kaldıramayıp yeni kişiliğini yaratır yani küçük Yakov Petroviç'i. Bu olaydan sonra Bay Golyadkin daha büyük sorunlar yaşamaya başlar. Okumanızı şiddetle tavsiye ettiğim mükkemel bir roman.

                                                Genç Werther'in Acıları / GOETHE
 Aşksız yaşamak neye yarar.Wilhem! Sihirli fener ışıksız olur mu? Feneri yakar yakmaz, duvarda renk renk resimler görürsün. Bunlar birer düşten başka bir şey olmadığı halde, çocuklar gibi onları seyredip hayran kalır, mesut oluruz.
  
   Çok sevdiğim bir romandır. Günlük tarzında yazılmış, bir genç adamın bir kadına delice aşık olmasıyla başlamıyor tabii. Genç Werher ilklerde gayet mutlu mesut bir adamdır. Fakat daha sonradan umutsuz bir şekilde nişanlı bir bayana aşık olan genç adamın acı hikayesi başlıyor. Sonlara doğru hayatınızda hiç aşık olmadıysanız bile Genç Werther'in acılarına ortak olup içten içe ona hak vereceksiniz. 




                                     
               İnsan Ne İle Yaşar/ TOLSTOY

...
Eve girdim; bir kadın biz karşıladı ve konuşmaya başladı. Kadının etrafında dolaşan ölüm korkusundan nefes alamaz hale geldim. Beni dışarıda,soğukta bırakmak istiyordu, korkudan ölebileceğini biliyordum. Aniden kocası ona Tanrı'dan bahsetmeye başladı ve kadın bir seferde değişti. Ve yemek verip bana baktığında, ben de ona baktım ve ölüm korkusu artık içinde değildi. Canlı bir hale geldiğini ve içinde Tanrı sevgisini gördüm.
'İnsanda yaşayan nedir ? ' Ve insanın içinde sevgiyle yaşadığını anladım.
"Sizinle yaşıyordum ve bir yıl geçmişti. Bir adam, bir yıl boyunca yırtılmayacak ve şekli bozulmayacak bir çift çizme siparişi vermeye gelmişti.Ona baktım ve aniden omuzlarının arkasında yoldaşım ölüm meleğini gördüm. O beni görmedi fakat ben onun kim olduğunu ve zengin adamın güneş batmadan önce ruhunu alacağını biliyordum. Ve kendi kendime düşündüm 'Adam bir yıl için plan yapıyor fakat akşam üzerinden önce öleceğini bilmiyor.' Ve Tanrı'nın ikinci söylediğini hatırladım; 'İnsana neyin verilmemiş olduğunu öğren.'
"İnsanda yaşayan nedir sorusunun cevabını öğrenmiştim. Şimdide ona verilmeyen şeyin ne olduğunu öğrendim. İnsana ihtiyaçlarını bilme yetisi verilmemişti.
"Fakat hayla hepsinin cevabını bilmiyordum ; insan ne ile yaşar sorusunun cevabını bilmiyordum."
'Kadın çocuklarının hatırına benden rica etmişti.Bana çocuklarının annesiz ya da babasız yaşayamayacaklarını söylediğinde bende ona inandım; fakat bir yabancı onları emzirmiş ve onlara bakmıştı. ' Kendi öz çocukları olmamasına rağmen kadın çocuklara olan sevgisini gösterdiğnde, onun içinde yaşayan Tanrı sevgisini gördüm ve insanın ne ile yaşadığını anladım.
Ve Melek :
"Bütün insanların kendine bakma endişesiyle değil, sevgiyle yaşadığını öğrendim. Anneye çocuklarının hayatı için neye ihtiyaç duydukları bilgisi verilmemişti. Ne de zengin adama kendi ihtiyaçlarını bilme yetisi verilmemişti. Ne de herhangi bir adama akşam olduğunda kendisi için bot mu yoksa cesedi için terlik mi gerektiği yetisi verilmemişti. Bir insan olarak hayatta kaldığımda kendimle ilgilenemedim. Çünkü sevgi oradan geçen birine mevcuttu. Çünkü o ve eşi bana merhamet gösterip beni sevdiler. Yetimler anneleri onlara baktı diye hayatta kalmadı. Hayatta kaldılar çünkü kalbinde sevgi olan bir kadın, bir yabancı onlara merhamet gösterip onları sevdi. Tüm insanlar kendi refahları için para harcamakla yaşayamazlar çünkü sevgi insanlarda var.Daha önceden Tanrı'nın hayatı, insana arzularını yaşasın diye verdiğini sanıyordum; fakat şimdi daha fazlasını anladım. Anladım ki; Tanrı insanlardan ayrı yaşamak istemez bu nedenle onlara neye ihtiyaçları olduğunu bildirmez. O insanlarla birleşik yaşamak ister. Bu yüzden her birinin gerekli olan ihtiyaçlarını ortaya çıkarır. Şimdi anlıyorum ki; insanlar kendilerine bakmak için yaşıyorlarmış gibi görünüyor olsalar da, gerçek şu ki insanlar sadece sevgiyle yaşıyorlar.Kimin içinde Tanrı sevgisi varsa, sevgi Tanrı içindir."

Bu roman ise çok etkilendiğim romanlardan biridir. Tolstoy' un ders verici mükemmel romanlarından biri.




                                  Büşra Subaşı